Sosyal Ağlarda Biz >>


Orhan ÖZTURGUT (Orhan Dede)

Dedemizi anlatmak için kelimeler kifayetsiz kalır. Fakat ben size Dede’den kısaca bahsetmek istiyorum. Orhan Dede okulumuzun sevilen, sempatik, şakacı, duygulu, hiçbir zaman yaşlanmayan, kantincisidir. Kantinimiz Dede ile şenlenir. Öğrencilere elinden geldiğince yardımcı olmaya çalışır ve kimseyi kırmadan, incitmeden nasihat verir. Ayrıca şunu da belirtmeden geçemeyeceğim Dede’nin kendisine has bir karizması vardır. Öğrencileri doyurmadan yemek yemeyen, tabiri caizse babacan bir insandır. Manyaklık derecesinde hayvan dostudur. Geçenlerde iki köpeği kaybolmuş Allah sizi inandırsın adam resmen kara yaslara büründü. Umarım en kısa zamanda bulunurlar. Böyle bir insan gerçek olamaz, zamanın Jön’üdür dedemiz. Dedemiz bu güveni, saygıyı ve sevgiyi kendisi yaratmıştır. Böyle devam etmesi dileğiyle röportajımıza geçelim.

Serik’e gelişiniz nasıl oldu?

Serik’e bir yıl çalışmak üzere geldim. Şu anda buranın, üzerinde bulunduğumuz bina halı ve kuyum üzerine turistik mağazaydı. Bir sene çalışıp evimizin eşyalarının bedelini denkleyip, İstanbul’dan yaşamımızı devam ettirmek üzere geldik. Fakat buranın hinterlandının geniş olması burada kalmamıza sebep oldu. Bu sürede yirmi bir seneyi buldu.

Neden Serik’i seçtiniz, buna karar vermenize etken olan neden nedir?

Seçmemde bazı faktörler var ama bunlardan en önemlisini söylemek gerekirse burada aradığım yaşam kültürünü buldum ve bu yüzden Serik’i seçtim.

Öğrencilerin size saygı duyması ve sizi bu kadar sevmesini neye bağlıyorsunuz?

Sevgi ve saygının karşılıklı olduğuna inanıyorum. Benonlar için beslediğim duyguları onlara aktarabilmişim ki onlarda bana öyle yaklaşıyor.Bu şekilde onlarla güzel bir ilişkimiz var.

Yaşamınızın kalan kısmını Serik’temi sürdüreceksiniz yoksa İstanbul’a dönmeyi düşünüyor musunuz?

Yok artık İstanbul benim için. İstanbul benden almaya başladı. Yani ben gittiğim zaman bile İstanbul’da ancak yüz metre alanda iş ihtiyacımı görüp açılamıyorum. Kalabalık yoruyor, ulaşım problem, ona göre maddiyatın fazla olduğu bir yer.

Daha önce ne iş yapıyordunuz?

Dayanıklı tüketim malları pazarlaması, yani beyaz eşya diye tabir edilen, buzdolabı çamaşır makinası firmaları.Pazarlamacı olarak başladım pazarlama müdürü olarak emekli oldum. En son emekli olmadan iki sene önce SANYO Klima ve Beyaz Eşya’da genel müdür yardımcılığı ve NET Holding’de operasyon bölümünde çalıştım. 2005’ ten beri de Akdeniz Üniversitesi SMYO Kantinini işletmekte ve yemek işini yapmaktayım.

Buradaki iş hayatınıza üniversitede mi başladınız?

Üniversitede başlamadım.Eski okulun altında on sekiz metre karealan kafemiz vardı. Kafe,ögrencilerinmekanıydı. Orada, şuan öğretim görevlisi Nükhet Hoca’nın ısrarı üzerine biz okulun kantinini aldık.Kantin derken yemek işi geldi, 2005’ten bu günlere hep beraber ulaştık.

Bize ailenizden bahsedebilir misiniz?

Aileyi sayarken bir oğlum, bir gelinim, iki torunum,kırk tavuğum, iki köpeğim ve sekiz tane kedim benim ailem.

Gelecek dönem büyük olasılıkla okul yeni binasına taşınacak, kantin işine orada devam edecek misiniz?

Yeni okula gidecek gücüm yok. Yani artık yaşlandığımı hissediyorum. Kendime zaman ayırmaya ihtiyacım var. Yeni okula büyük ihtimalle yeni arkadaşlar devam eder,benim yeni okula gitmek gibi bir düşüncem yok. Kendime ve aileme zaman ayırmak istiyorum. Çünkü bu iş zahmetlibir iş. Yemeği vermek önemli değil o yemeğin tüketildikten sonraki geçen süre sağlıklı bir süreyse ben rahat uyuyabiliyorum. Ama en ufak bir aksaklık varsa beni çok rahatsız ediyor ve engelliyor.Artık yaşımın gereği emekliliğe tamamen hazırım. Okul buradan gittiği anda Allah yolunu açık ede ben devam etmeyeceğim.


Hazırlayan:Mehtap KARADAŞ – Seher ERCAN